"‏من عَرف الطريق لا يليق به التّوقف"🌿

Dün değerli bir kardeşimle dünyânın musîbetlerinden biri olan ‘ayrılık’ hakkında konuşurken, bir tesâülle insanın neden hep uyumlu olduğu insanlarla buna maruz kaldığını zikretti. Ona şöyle yazdım:

Hayât genelde böyledir.. Rûhunu rûhunda buldukların ya senden uzakta olurlar ve kavuşamazsın, ya da çok kısa bir müddet meveddetiyle rûhunu sekînete erdirir ve sonra onu kaybedersin..

Rûhların uyuştuğu birlikteliklerin yakınlığı hep kısa sürer.. Rûhların bağlandığı birlikteliklerin sonu ise genelde hep acı ve hasret dolu ayrılıktır. İbn Atâ rahimehullah’a, ‘Niçin insanlar firâk (ayrılık) ile belâya uğratılırlar?’ diye sorulduğunda şöyle demiştir: “Tâ ki hiçbiri, Allah’tan başkasında huzur ve sükûn bulmasın..”

SubhânAllah.. Allah subhânehu ve teâlâ’nın kuluna karşı şu kıskançlığı kulunun O’ndan hayâ etmesi için yeter.. Bunu bilmesi özlemin bütün acılarını ona unutturur..

Her ne zaman bir yaratılmışa hasret duygusu seni sarsa, bu hakîkati hatırladığında Rabbinden mahcubiyet duyarsın..
Rabbimiz, bizi muhabbetin için seçtiğin, sükûnu ve ünsiyeti yalnız Seninle bulan, kalbi tevhîdinle dolu kullarından kıl.. Kıyâmet gününde kalplerimiz tertemiz ve selîm iken Sana kavuşmayı bizlere lutfet..

Bazen, ubûdiyyetin hakîkatini idrâk edemeden bu dünyâyı terk edecek olmaktan korkuyorum..

"İnsanlardan konuşanlar ne kadar çoktur. Ama onlardan, söyledikleri yaptıklarına uyan ne kadar da azdır.

Sözlerin fiillerle çatışması, aslında akılların kalplerle uyuşmadığının kanıtıdır. Bu ise bu çağın en büyük hastalıklarından biri.

İşte bu yüzden İslâm, “sıdk”a büyük bir ehemmiyet verdi ve sıddîklık makâmını nübüvvet makâmından sonraki en üstün mertebe kıldı. Sâdık; sözü ve fiili bir, içi ve dışı bir, doğru, dosdoğru, konuşması ve amelinde yalan, şüphe, yapmacıklık ve fahşâ olmayan, değerli ve azîz kimsedir. Sıddîk ise; sâdıklığı kemâle ermiş ve sıdk artık kendisinde sâbit olan, doğruluk ona bağımlı bir sıfat olan, bütün her şeyinde yalnızca dosdoğru olan ve asla değişmeyen kimsedir.

Bu yüzden Müslümanın sâhip olacağı en yüce ahlâk; doğruluk ve emânet sâhibi, sâdık ve güvenilir bir şahsiyet olmasıdır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, sıdk ve emânet sıfatlarına sâhip bir Rasûl olması hasebiyle “es-Sâdıku’l-Emîn” olarak isimlendirildi. Onun ﷺ ümmetine de, onun şahsiyetini taklid etmesi lâyık olandır."

ربنا اغفر لنا واجعلنا من الصادقين...

Rabbimiz bizi bağışla ve bizi sadıklardan kıl...

|| Sizi Allah'a yaklaştıran zorluklar, O'nu unutturan rahatlıklardan daha hayırlıdır...