Telegram Web
Bayram Gönüllerin Buluşması, Fâni Ömürlerin Kaynaşmasıdır.
“Bu muahedename, Türk milleti aleyhine, asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr muahedenamesiyle ikmal edildiği zannedilmiş, büyük bir suikasdın inhidamını ifade eder bir vesikadır. Emsali namesbuk bir siyasi zafer eseridir.” Bu sözün müellifi Aziz Atatürk’tür. Konu da Lozan’dır.

98 yıl önce bugün imzaya açılan Lozan Barış Antlaşması, hala ilk günkü mana ve muhtevasını muhafaza eden bir onur belgesi niteliğindedir. Sevr akbabalarının kanat çırptığı bir dönemde istiklal ve istikbal iradesinin küresel alanda bayraklaşması Lozan’da mümkün olmuştur.

1918’de incinen milli gurur, 1919’un Samsun’undan 1922’nin Lozan’ına kadar adım adım tamir ve tedavi edilmiş, 24 Temmuz 1923 tarihiyle birlikte Türkiye bağımsız, çağdaş ve milli bir devlet olarak uluslararası alanda varlığını ve hükümranlık haklarını kabul ettirmiştir.

Lozan Antlaşması esaslı değerini ve küresel münasebetlerdeki kılavuzluk ilkelerini imzasının üzerinden 98 yıl geçmesine rağmen güçlü bir şekilde ihtiva etmektedir. Türk milletinin ahlak ve yürek mukavemetini kırma, o kırıktan emperyalizmi geçirme hevesi kursaklarda kalmıştır.

Geçmişin ne kadar derinine inebiliyorsak geleceğin ufkunu, daha da ötesini o kadar görebiliriz. Lozan’da Türk asırlarının müdafaası yapılmış, Türk milletinin bekası ve varlık hakları meydanlarda akan kanlardan ilhamını alan diplomatik ustalıkla güvenceye kavuşturulmuştur.

Siyasi önyargılarla, ideolojik dogmalarla, fikri saplantılarla Lozan Antlaşması’nı kutuplaşmanın dehlizlerine savurmak insafsızlık ve tarih bilmezliktir. Zafer mi? Hezimet mi? Sorusuna cevap aramak yerine, Lozan Antlaşması’nı tanımak, kavramak ve ruhunu özümsemek lazımdır.

Lozan Antlaşması, Anadolu coğrafyasında o güne kadar ki 852 yıllık mevcudiyetimizin gelecek bin yıllara güvenle ve bir millet halinde taşıma şuurunun belgelere kazınmış, masalarda karara bağlanmış irade künhüdür. Lozan, Türk Kurtuluş Savaşı’nın siyasi ve diplomatik tacıdır.

Tarihi gerçekleri bugünün penceresinden bakıp maksatlı ve marazi şekilde analiz etmek iyi niyetten mahrum bir yanılgıdır. Lozan Antlaşması’nın meşrep ve mizaca göre tefsiri yerine, milli ve tarihi duruş prizmasından okumak en doğru, en sağlıklı, en isabetli seçenektir.

Milli Mücadele, askeri ve stratejik bir zaferin şehadet ve gazilikle yoğrulmuş kahramanlık beratıdır. Lozan Antlaşması ise muhteşem bir fecirin, haç karşısında düşmeyen hilalin siyasi ve diplomatik başarısıdır. Bu başarının gölgelenmesi zilletin ve hezimetin ta kendisidir.

Lozan’daki Türk delegasyonu sırtını hem tarihe hem de teslimiyeti reddeden millet iradesine dayamıştır. Emperyalizmin kurduğu masanın karşısına Sakarya geçmiş, Dumlupınar çıkmış, Büyük Taarruz dikilmiştir.  

Bugünlerde Lozan’dan yana, Lozan’a karşı olanlar tasnifine tevessül eden bazı güdük akıllılar zırvanın ve tarihten nifak üretmeye çalışmanın damgalı failleridir. Bunlar bilmelidir ki, Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran değil, tescil eden 143 maddelik belgedir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuki ve siyasi egemenliğinin hükmü şahsiyeti, aynı zamanda ebedi varlığı Lozan’da temellenmiş, bu konu açılmamak üzere kapanmıştır. Bu vesileyle aziz şehitlerimizi, Milli Mücadele kahramanlarını ve Lozan delegasyonunu saygı ve rahmetle anıyorum.

İçinden geçtiğimiz günlerde, yurdumuzun değişik bölgelerinde meydana gelen sel ve heyelanlardan üzüntü duyduğumu özellikle belirtmek istiyorum. Başta Rize ve Artvin olmak üzere, aşırı yağışlardan kaynaklı felaketlere maruz kalan yörelerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Doğal afetlerde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Afet bölgelerimizde yaşayan yöre insanımızın samimiyetle yanındayız, her desteği de vermeye hazırız.

Ayrıca tüm gazetecilerimizin 24 Temmuz Gazeteciler Günü’nü ve Basın Bayramı’nı kutluyor, gönülden selam ve sevgilerimi paylaşıyorum.

MHP Genel Başkanı
Devlet BAHÇELİ
Sayın Devlet Bahçeli’nin,
“Milli Birlik ve Beraberliğimizi Tehdit Eden Provokatif Gelişmelerle” ilgili
yaptıkları yazılı basın açıklaması.

3 Ağustos 2021

http://www.mhp.org.tr/htmldocs/genel_baskan/konusma/4852/index.html
Sayın Devlet BAHÇELİ’nin, sosyal medya hesabı twitter üzerinden yayınladıkları mesajı.

8 Ağustos 2021

http://www.mhp.org.tr/htmldocs/genel_baskan/konusma/4853/index.html
Sayın Devlet BAHÇELİ’nin,
sosyal medya hesabı twitter üzerinden yayınladıkları mesajı.

9 Ağustos 2021

http://www.mhp.org.tr/htmldocs/genel_baskan/konusma/4855/index.html
Gençlik sokakta değil üniversitede olsun, kavgaya değil kucaklaşmaya, kutuplaşmaya değil kardeşliğe tıpkı coşkun bir nehir gibi aksın. Kitapla, kalemle, arkadaşlık bağlarıyla, sıcacık gülümsemelerle çağı kavrasın, üstün meziyetlerle donansın, gelecek de Türkiye’nin olsun.

MHP Genel Başkanı
Devlet BAHÇELİ
Ülkemiz, doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine kadar yaygın ve yoğun şekilde meydana gelen zincirleme felaketlerle uğraşmaktadır. Bir tarafımız yanarken diğer tarafımız sel ve heyelanlarla yıkılmaktadır. Olağan dışı bir tabloyla karşı karşıya olduğumuz ortadadır.

Orman yangınlarıyla kavrulan milli yürekler, bu kez de Batı Karadeniz’deki afetlerle sarsılmış, hüzünle sarılmıştır. Bartın, Sinop, Kastamonu ve Samsun’da ortaya çıkan taşkın ve seller oluşan heyelanlarla birlikte önüne ne geldiyse yutmuş, ortalığı savaş alanına çevirmiştir.

Doğu Karadeniz’den sonra Batı Karadeniz’in de sel altında kalması, daha vahimi Kastamonu’da 25 vatandaşımızın, Sinop’ta 2 vatandaşımızın hayatını kaybetmesi, Bartın’da ise 1 vatandaşımızın kaybolması bizleri ve aziz milletimizi derinden yaralamıştır. Üzüntümüz büyüktür.

Dere yataklarına inşa edilmiş binalar bazı yerlerde 4 metre yüksekliğe ulaşan sel karşısında ayakta kalamamıştır. Milliyetçi Hareket Partisi, yöre insanımıza destek sağlamak, gerekli incelemeleri yapmak maksadıyla afet bölgesine bir heyet göndermiştir.

Gerek orman yangınlarında, gerekse de sel ve heyelanlar sonucunda vefat eden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı, tedavi gören vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum. İnanıyorum ki, felaketlerin yaraları el birliğiyle sarılacaktır.

Devletimiz meselelere hakimdir ve muktedirdir. Milletimiz sağduyulu ve soğukkanlıdır. Telaşa ve tedirginliğe lüzum yoktur. Allah’ın izniyle bugünler geçecektir. Felaketlerin hasarı, faziletle, ferasetle, fedakarlıkla, fevkalade bir dayanışma ruhuyla ortadan kaldırılacaktır.

Türkiye’miz doğal afetlerin neden olduğu tahribatları onarmak, kaldı ki yangınla, salgınla, sellerle mücadele etmek için tüm imkanlarıyla seferber olmuşken, önce Konya Meram’da, ardından Ankara Altındağ’da yaşanan elim olaylar haklı olarak kaygı ve kuşku yaratmıştır.

Provokasyona müsait iklimi lehlerine çevirmek, bu suretle fitne ateşini körüklemek için harekete geçen karanlık mihraklar bir yanda Türk-Kürt ihtilafını kaşımanın, diğer yanda da yerli-sığınmacı gerilimini şiddet alanına taşımanın hevesine kapılmışlardır.

Altındağ’da bıçaklanarak katledilen Emirhan Yalçın evladımıza Allah’tan rahmet dilerken, katillerin en ağır şekilde cezalandırılmasını diliyorum. Toplumsal huzuru bozmak için farklı mecralardan tahrik ve ajitasyona kalkışanların bağlantıları da mutlaka araştırılmalıdır.

Ülkemiz çok ciddi risk altındadır. İstismar ve ihanet kol koladır. Bunlar oluyorken, İP Başkanı’nın ziyaret ettiği yerlerde, tıpkı bir tiyatro sahnesini andıran danışıklı dövüş tartışmaları ve karşılıklı söz düelloları da başka bir damardan Türkiye’ye kurulmuş tuzaktır.

Senaryosunu Türkiye karşıtlarının yazdığı, yönetmenliğini CHP’nin yaptığı, figüranların da İP ve CHP’den seçildiği bu melanet oyunun farklı il ve ilçelerimizde sistematik olarak sahnelenmesi gözümüzden kaçmamıştır. Proje partileri zalimlerin maşası haline gelmişlerdir.

Ülkemizi kuşatan husumet ve huzursuzluk sarmalına katkı veren, ön açan, öncü olan siyasi partiler, sözde sanatçılar, buçuk aydınlar ziyandadır, zillettedir. Yalan, riya, iftira, inkar ve hatta ihanet bunların meziyeti, meskeni, beslendikleri zehirli membadır.

Gerçekleri alenen çarpıtanlar, milletimizin gözünün içine baka baka yalan söyleyenler günahkar olmakla birlikte planlı bir siyaset propagandasının da ara ve bağımlı aktörleridir. CHP yönetimi yalancıdır, İP yönetimi yalancıdır, diğerleri yalanla yoldaştır.

Türk milleti, yalan haberlerden, yalan siyasetten, yalan beyanatlardan, aklıyla alay eden sefil zihniyetlerden bıkmış usanmıştır. Yalancılar korosu artık milli güvenlik tehdidi, milli huzur bozguncusu düzeyindedir. Böyle gelse de böyle gitmemelidir, gitmeyecektir.

Yalan ve iftirayla mücadele, yalancılarla ve müfterilerle mücahede milli ve ahlaki ilkeleri olan herkesin başlıca sorumluluğudur. Müslüman Türk’ün yalana tahammül etmesi imkansızdır. Yalanı rehber yapanlar yurdumuzu rezil etmek için kuyruğa giren soytarılardır.
Yalancıların ipliği pazara çıkarılmalıdır. Maskeleri indirilmelidir. Bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi olarak elimizi taşın altına koymaya hazır olduğumuzu herkes bilmelidir. Yalan uçurumdur, bu nedenle zillet partilerinin istikameti kaybolmuş, alayı uçurumu boylamıştır.

Yalanla mücadele etmek, bu konuda temiz toplum-temiz siyaset-temiz yönetim hedefine destek vermek gayesiyle değerli fikir ve hukuk insanlarımızdan teşekkül etmiş “Yalan Haber, Yalan Siyasetle Mücadele Kurulu” adıyla bir heyet kurulmuştur.

Mezkur heyetin yapacağı çalışmaların sonucunda; siyaset, sivil toplum ve medya alanlarında yalanı meslek edinmiş çürümüşleri teşhir etmek, insanlarımızın aldatılmasının önüne bütünüyle geçmek için kanuni bir düzenleme ihtiyacı şayet hasıl olursa bunun da gereği yapılacaktır.

Yalan, insan haysiyetini çiğnemektir. Doğruluk, dürüstlük insan onurunu yükseltmektir. Milliyetçi Hareket Partisi doğrunun yanında, doğru duruşun içinde, dosdoğru bir mücadelenin safındadır. Yalancıların sonu görünmüştür. Bundan sonra onlar kaçacak, biz de kovalayacağız.

MHP Genel Başkanı
Devlet BAHÇELİ
MHP Lideri Bahçeli: Afganistan’a yüz çevirmek, tarihin ve coğrafyanın gerçekleriyle terstir.

https://www.etikhaber.com/siyaset/mhp-lideri-bahceli-afganistana-yuz-cevirmek-tarihin-ve-cografyanin-h325407.html
Coğrafyaların çalkalandığı, dünya genelinde huzur ve güvenliğin çoraklaştığı bir dönemde Sakarya Meydan Muharebesi’nin 100’üncü yıl dönümünü hem buruk bir vicdanla hem de bıçkın bir ruh haliyle idrak ediyoruz. Buruğuz, çünkü zincirleme felaketlerin sıcak etkisiyle muhatabız.

Duatepe’den sevk ve idare edilen, Sakarya’nın doğusunda 22 gün 22 gece devam ederek milletin makus ve menhus talihini tersine döndüren, asırlar boyunca süren ricat haline son veren bir muzafferiyetten vatan sevgisiyle mücehhez her insanımız elbette iftihar etmektedir.

Aziz Atatürk tarafından, büyük ve kanlı bir savaş manasına gelen Melhame-i Kübra ifadesiyle anılan Sakarya Meydan Muharebesi imanın istilaya karşı direnişi, iradenin işgale karşı devleşmesi, iffetin ihanete karşı dersi, istiklalin zalim ihtirasa karşı defansıdır.

Sakarya’nın sırtına Türk tarihi vurulmuş, Türk milletinin varlık ve birliği kahramanca savunulmuştur. Sakarya’da, hatt-ı müdafaa yok, sath-ı müdafaa vardır; o satıh ise bütün vatandır. Her karış toprağı şehit kanıyla sulanmadıkça vatanın terki asla söz konusu olmayacaktır.

Türk milleti bağımsızlığının, üzerinde yaşadığı topraklarda var oluşunun bedelini çok ağır şekilde ve dehşet verici şartlarda ödemiştir. Hiçbir odağın, hiçbir kudret sahibinin insafına sığınmadan, onun bunun merhamet ve lütfuna sarılmadan tarihine ve istiklaline sarılmıştır.

Bugün kendi ülkelerinden kaçmak için korku içinde yabancıların uçaklarına doluşan, yetmedi bu uçakların iniş takımlarına sarılan insanların dramatik ve yürek yaralayıcı tablosu karşısında Milli Mücadele’nin bir kez daha mütalaası, yeniden ele alınması kanaatimce mecburidir.

Kurucu kahramanlar hiç kimsenin ipiyle kuyuya inmedikleri gibi, ikram ve iltifat da beklememişlerdir. Türk milletini en zorlu dönemlerde, ateşle çevrili devirlerde dirayetli halde tutan bu muazzam ve onurlu haslet Anadolu coğrafyasındaki mevcudiyetimizin kemer taşıdır.

Bizim gidecek başka bir yurdumuz, terk edecek bir toprağımız, sığınacak bir limanımız yoktur. Zalimlerden medet ummadık, zulme göz yummadık, vatanımıza sırt dönüp müstevlilerin paralı askerliğine heves edenlerden olmadık. Nitekim Sakarya destanı bunun ispatı ve ilanıdır.

Emsalsiz mukavemetle tutunduğumuz Sakarya kıyıları Türkiye Cumhuriyeti’nin müşfik, muzaffer ve mübarek kollarının açılmasını teminle tarihin ana yatağının değişmesine yol açmıştır.

Söz konusu bu değişim esaretin bataklığını kurutmuş, yıkılmış bir imparatorluğun enkazı üzerinde milli bir devletin kuruluşuna önayak olmuştur.

Yıkım, gözyaşı, ayrılış, kopuş, bölünüş, çöküş yaşamamak için tarihin gür sesine kulak vermeliyiz, bugünün kahredici hadiselerinden ibret alarak geleceğimiz için sonuçlar çıkarmalıyız. Sakarya “Ya İstiklal Ya Ölüm” seslenişinin beyanıdır. Bu beyan vicdanımızda mahfuzdur.

23 Ağustos 1921’de başlayıp 13 Eylül 1921’de zaferle neticelenen Sakarya Meydan Muharebesi’nin 100’üncü yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, kahraman silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi hürmet, takdirat ve rahmetle yad ediyorum. Allah hepsinden razı olsun diyorum.

Sakarya şuuru tıpkı bir kor gibi maşeri vicdanda saklı durdukça hıyanet ve hüsran muhakkak surette ayaklar altında ezilmeye mahkum kalacaktır. Sakarya yalnızca bir nehir, yalnızca bir şehir adı değil, Türk milletinin namus timsali, beka simgesi, bağımsızlık nişanesidir.

MHP Genel Başkanı
Devlet BAHÇELİ
Müslüman bir ülkede, temeli atılan veya yeni yapılan bir binanın duayla değil de başka türlü hangi yolla açılacağını sözde laiklik bekçisi rolüne bürünen kalpazanların açıklamalarında ayrıca yarar görülmektedir.

MHP Genel Başkanı
Devlet BAHÇELİ
Adaletli hükmün, ahlaklı hürriyetin, akıllı hüner ve hükmü şahsiyetin hüsnü zan ve hükümran bir haysiyetle kristalize olması tarihe Türk milletinin damga vurmasını temin etmiş; mukadderatın kaynağından beslenen iman, inanç ve irade bayrağı kıtaları gölgesi altına almıştır.

Gıpta edilecek mazimizin derinlikleri halin kuvvesi, atinin de kuluçkası; aynı zamanda güvenli, huzurlu ve geniş ufuklu milli varlığın kucaklaşma ve kudret ilhamıdır. Asırların kilidi Türk milletinin müdahalesiyle açılmış, zorlu engeller kutlu mücadelesiyle aşılmıştır.

Aziz ecdadımız üzerinde yaşadığımız vatan toprağına bereket fidanları dikmiş, birlik tohumları serpmiş, devamında barış ve kardeşlik ruhu aşılamıştır. Söğüt; cihanı kavrayan, cihanşümul bir kuvveti mayalandıran, oba oba büyüyüp fütuhat şuuruyla güçlenen bir tarih yakutudur.

Elleri öpülesi dedemiz Ertuğrul Gazi ve muhterem ahfadı, tekfur hesaplarıyla çembere alınmış bir coğrafyaya asalet ve soylu duruşu getirmiş, zulüm zincirlerini kırıp esaret prangalarını sökerek beşeriyeti şefkat, merhamet ve adil yönetim meşalesiyle aydınlatmıştır.

Türk milleti, yalnızca kılıç kuşanmamış, yalnızca cihat ve gaza onuruyla donanmamış, kaleleri fethettiği kadar kalpleri de fethetmiş, Hayme Ana’nın dirayetiyle, Dursun Fakih’in duasıyla; alplerin, erenlerin, neferlerin dokunuşuyla horgörü silinmiş, hoşgörü sivrilmiştir.

Söğüt ruhunda; sabır vardır, strateji vardır, iman vardır, atılganlık ve cesaret vardır, bu ruha aynısıyla teslim olmayan, taviz vermeyen, tehir etmeyen bir mizaç hâkimdir. Bu sayededir ki, 400 çadırlık bir beylikten devasa bir dünya imparatorluğu doğmuş ve yükselmiştir.

Elbette geçmişimizle ne kadar övünsek azdır, yetersizdir. Kendimizi tanımak, kimliğimizi tanımak irfan sahibi olmak demektir; tarihimizi, kültürümüzü ve medeniyet hazinemizi bilmek kendimizi bilmektir. Kendimizi bilmek kanımızın ve kaderimizin yol haritasını çizmek demektir.

Dünden bugüne kuşaklar eliyle intikal eden milli emanetlerin sırrına erişenler, yalana, iftiraya ve ihanete sırtını dönmüş yüksek karakterlerdir. Siyasi çıkar uğruna fethimizi ve Fatihimizi sıradanlaştırma çabasında olanlar ecdadımızın hatıralarını sulandıran meczuplardır.

Çürümüş Bizans ve haçlı emellerini canlı tutmak için kılıktan kılığa girenler Ötüken dimağını susturmaya, Söğüt çağrısını bastırmaya çalışan bir avuç gafil ve kendini bilmezdir. Müfteri ve münafık diller ne söylerse söylesin, faziletsiz bedenlerde Fatih şanının izi bulunamaz.

Dün, millet haşmeti, zillet rezaletini yenmiştir. Bugün tarih bir kez daha tekerrür edecek, zillete düşen fitneciler kaybedecektir. Bu, Ertuğrul Gazi’ye ve evlatlarına namus borcumuzdur. Bu, İstanbul’a milli varlığımızı ilmik ilmik dokuyan Fatihimize vefa sorumluluğumuzdur.

Bu toprakların her karışı şehit kanlarıyla sulanmış ve bunun sonucunda toprak vatan olmuştur. Terörle mücadele sırasında şehit düşen kahraman evlatlarımız milli bekamıza ve milli güvenliğimize şükran, minnet ve duayla yad edeceğimiz hizmetlerde bulunmuşlardır.

Bugün İdlib’de şehit düşen iki evladımız başta olmak üzere, tarihin herhangi bir döneminde batıla, haine, caniye, küfre ve mütecaviz maksatlı nice saldırılara direnirken şehit olan cesur yüreklere Cenab-ı Allah’tan gufran niyaz ediyor, yaşayan gazilerimize hürmetlerimi sunuyorum.

Söğüt’ün bağrından çıkarak Anadolu Türk birliğinin kurulmasını sağlayan ve ardından da şevkle ve inanmışlıkla cihan devletine giden yolu inşa eden büyük ecdadımız Ertuğrul Gazi’yi, Osman Gazi’yi, dualarıyla destek veren manevi önderlerimizi rahmetle, saygıyla anıyorum.

Ruhları şad, mekânları cennet olsun. Cenab-ı Allah hepsinden ayrı ayrı razı olsun.

MHP Genel Başkanı
Devlet BAHÇELİ
Boş kafadan dolu bir sözün çıktığı görülmemiştir. Susulacak yerde konuşmak, konuşulacak yerde susmak insan ruhunu kararttığı gibi korkakça bir duruşun da kanıtıdır. Öyle insan vardır ki, aklına ne eserse onu işler, ardına kim gelirse onu dişler. Bunlar zaaflarının esiridir.

2021 yılı girdi gireli zillet ittifakının cumhurbaşkanı adayının kim olacağı tartışılmaktadır. Televizyon ekranları özellikle bu tartışmanın odak noktası halindedir. Papatya falları açılırken, talih kuşunun kimin başına konacağı, çekilişten kimin çıkacağı sürekli gündemdedir.

Her akşam ekranlara beşlik simit gibi dizilen sözde uzman ve sivri yorumcular bir torbaya doldurdukları isimleri sırasıyla gün yüzüne çıkarmaktadır. Milletimiz bu sakil ve sefil tartışmadan bıkmış usanmıştır. Zillet ittifakı adayının eşgali ve robot resmi bile çizilmiştir.

Zillet ittifakı cumhurbaşkanı adayının izi sürülürken ayıplı ve ahlaken ağır kusur içeren bir strateji takip edilmektedir. CHP, HDP, İP Genel Başkanlarıyla iki büyükşehir belediye başkanının devamlı surette telaffuz edilmesi bu sıfatları taşıyan zatları parlatma girişimidir.

Oyun bellidir, hesap kurnazdır. Kendi piar çalışmalarını maşaları vasıtasıyla yaptıran beş isimden başka hiç kimse yok mudur? Bu çarpıklık mesela CHP’nin, mesela İP’in diğer yöneticilerini, oy ve gönül veren değerli mensuplarını değersizleştirip sıfıra indirmek değil midir?

Milletimiz hep aynı şeyleri dinlemekten, hep aynı ezberlerin tekrarından ileri düzeyde rahatsız ve memnuniyetsizdir. Türkiye’nin başka işi gücü kalmadı da zillet ittifakı adayının kimliği ve kim olacağı meselesi mi tek gündem konusu oldu? Bu nasıl bir seviyesizliktir?

“O mu olacak? Bu mu olacak? Şu mu olacak?”sorularına cevap arayan gafillerin akıl hocaları boşa düşmüşlerdir. Kuklacıya değil de kuklaya baktırmak için kuyruğa giren bozuk zihniyetler yaş tahtaya basmışlardır. Siyasi kalpazanlar ve milli irade kaçkınları suçüstü basılmıştır.

Zilletin aday meselesi milletin meselesi değildir. Terörist Demirtaş’ın kanlı teklifleri, Sorosçu Kavala’nın kansız tembihleri, dış mihrakların karmaşık tertipleri, PKK/FETÖ kaotik tezvirleri, Kılıçdaroğlu ve diğerlerinin kirli tezgâhları aziz Türk milletine sökmeyecektir.

Kendi isimlerini parlatmak için yakın çevrelerini kullanan malum beşli çetenin demokrasiye sürülmüş kara bir leke, Türk siyasetine sirayet etmiş istismar ve izansızlık numunesi olduklarını inanıyorum ki yakın bir zamanda herkes idrak ve ifade edecektir.

Zillet ittifakı bir strateji kapsamında aday tartışmasını hem yapıyor hem de yaptırıyorken Cumhur İttifakı dimdik ayaktadır. Bayağı dedikoduların hepsi bühtan ve beyhudedir. Cumhurbaşkanı adayımız bellidir, seçimin ne zaman yapılacağı da bilinmektedir.

CHP’nin ipini tutup diyet listesi dayatanlar, Türkiye’nin muazzam yükselişini engelleyemeyecektir. Bu CHP’nin milli, manevi, kültürel ve tarihi değerlerimizle arasına kalın bir çizgi çektiği de en son İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin rezilliğiyle teyit edilmiştir.

Be hey utanmazlar, yarı çıplak semazen nedir? Bu soysuzluk nasıl gösterilmiştir? 7,5 asırlık Mevlevi kültürüne bu saygısızlık nasıl hazmedilecektir? Bu kepazeliği izleyen belediye başkanını geçtik de Kılıçdaroğlu hiç mi utanmamış, hiç mi vicdanı sızlamamıştır?

CHP’li İzmir Belediyesi edepsizlik çukuruna devrilmiştir. Bir de çıkmışlar, yarı çıplak soytarıyı, Türkiye’yi 50’den fazla ülkede temsil etmiş bir modern dans sanatçısı ve koreograf olarak tanıtmışlar. Neymiş, modern bir dans gösteriymiş. Batsın sizin modernliğiniz!

CHP yönetimi, köksüzlüğün bataklığına saplanmıştır. Hz.Mevlana ne güzel de söylemiş: “Kiminle gezdiğinize, kiminle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin. Çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür.” CHP çöptedir, nitekim kılavuzları, ortakları, dostları insanlığın yüz karalarıdır.

Son sözüm de serok Ahmet’e. Hz.Mevlana; “kalp denizdir, dil de kıyı. Denizde ne varsa kıyıya o vurur.” Serokun diline vuranlar yozlaşmış ve yosun tutmuş kalbinin eseridir. Türkiye bir musibet tarafından az kalsın felakete uğrayacakmış. Şükür zamanında gereği yapılmış.
Bak serok, Amed değil Diyarbakır diyeceksin. İstanbul’u da dünyanın en büyük Türk-İslam kenti olarak söyleyeceksin. Suriye’de federasyon önermen, fiilen Kobanili Ahmet olduğunun delilidir. Haddini bil, haysiyet sahibi ol. Sen ve efendilerin Türkiye’yi geçemez, bunu da unutma.

MHP Genel Başkanı
Devlet BAHÇELİ
Gazilik, haklı ve şerefli bir mücadelenin paha biçilemez mükâfatı, vatan ve millet sevgisinin emsalsiz müdafaasıdır. Türk tarihinin her sayfası şehitlerimizin kanlarıyla yazılmış, gazilerimizin feragatiyle taçlanmıştır. Millet Gazidir, Meclis Gazidir, devlet Gazidir.

Hiç kuşku yoktur ki, Gaziler milletimizin onur ve ömür aydınlığıdır. Bu aydınlık istikbal güvencemiz, istiklal güvenimizdir. Mustafa Kemal Atatürk’e Gazilik unvanının verilişinin yıldönümünde hayatta olan bütün kahramanlarımıza hürmetlerimi sunuyor, hepsini kucaklıyorum.

19 Eylül Gaziler Günü münasebetiyle başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete irtihal etmiş tüm Gazilerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum. Gazilik; cesaretin, dirayetin, hamiyetin, ferasetin, fedakarlığın simgesi; kahramanlığın muazzam sinesidir.

Önemle ifade etmeliyim ki, terörle mücadele esnasında yaralanıp da Gazi sayılmayan kahramanların mağduriyetlerinin telafisi amacıyla her çabayı göstereceğimizin tekraren güvencesini veriyor, parti olarak verdiğimiz kanun teklifinin arkasında olduğumuzu bilhassa paylaşıyorum.

Gaziliğin oranı, yüzdesi olmamalıdır. Gazilik haklarının verilmesini umutla bekleyen 20 bine yakın kardeşimizin samimiyetle yanındayız. Gaziler yalnız değildir, sahipsiz değildir, ümitsiz değildir, çaresiz değildir. Milliyetçi Hareket Partisi onlarla birliktedir.

MHP Genel Başkanı
Devlet BAHÇELİ
Gazi Üniversitesi Kurucu Rektörü, geçmişteki akademik çalışmalarımda müşfik desteğini hiç esirgemeyen saygıdeğer hocam Prof.Dr. Mehmet Şakir Akça’yı kaybetmenin derin hüznünü yaşıyorum.

Alimin ölümü alemin ölümü gibidir. Merhum Hocam alim, fazıl, gönül ve bilim insanı olarak dua ve hürmetle hatırlanacaktır. Sayın Prof.Dr. Mehmet Şakir Akça’ya Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve üniversite camiasına başsağlığı diliyorum.

MHP Genel Başkanı
Devlet BAHÇELİ
Türkiye’mize yaptığı hizmetlerle milletimizin haklı takdir ve övgüsünü kazanan, milli ve yerli silah sanayinin gelişmesinde muazzam çabası olan, bu kapsamda öncü vasfıyla tanınan BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Özdemir Bayraktar’ın vefatından büyük bir üzüntü duydum.

İnsansız hava aracı teknolojisinin yükselişinde kilit rol üstlenen, aynı şekilde milli teknoloji hamlesinde müstesna bir yeri bulunan Sayın Özdemir Bayraktar’a Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor; muhterem ailesine, sevenlerine ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum.

MHP Genel Başkanı
Devlet BAHÇELİ
Fikrin ve düşüncenin isabeti kadar istikrarının ve zamanını aşan bir itibarının bulunması hem tezahür ettiği çağa ışık saçmasına, hem de dar kalıplara sığmayıp taşmasına hizmet eder. Fikir hür bir kafanın, emek ve sabırla billurlaşmış bir inanmışlığın eşsiz mükafatıdır.

Merhum Cemil Meriç’in de dediği gibi, fikir insanı için namus abeste direniş değil, hakikate teslimiyettir. 20’inci yüzyıla mühür vuran en önemli düşünce mimarlarımızdan birisi olan Merhum Ziya Gökalp hakikate teslim olan, bunu muazzam bir çalışmayla süsleyen şahsiyettir.

Merhum Gökalp aynı zamanda bir dönemin uyanık şuurudur. Büyük bir fikir hamulesine, yüksek bir idrake sahip olduğundan dolayı Türk milliyetçiliği fikriyatının zirvelerinden birisi olmayı gönlüyle kaleminin birbirini tamamlamasıyla hak etmiştir.

O fikir hayatımızın dağıdır. Hayatın içinde, Türklüğün ruhunda, Türk tarihinin derinliklerinde adeta define aramış, bulduğunu da kavramsallaştırıp formüle ederek bizlere miras bırakmıştır. Aydının vazifesi aydınlık getirmekse, bunu merhum düşünürümüz başarmıştır.

Türkçülüğü, Türk milletini yükseltmek olarak tanımlayarak tarihin kopan halkalarını birleştirmiş, devirler arası tefekkür köprüsü kurmuştur. O sadece vefat yıl dönümlerinde değil, kültür meclislerinde, irfan sohbetlerinde, fikir ve düşünce mahfillerinde gıptayla anılmıştır.

Türkiye’nin siyasi ve fikri gelişmesinin geri planında esasen Merhum Gökalp’in mütefekkir soluğu, yılmaz kalemi, radyuma benzeyen beyni yer almaktadır. Diyebiliriz ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin fikir kutbu, ana dinamiği, sis bulutunu dağıtan münevveri Ziya Gökalp’tir.

Siyasetçi, şair, eğitimci, gazeteci vasıflarının yanı sıra ve bunlardan daha da önde milli bir aydın olarak gönüllerimizde taht kuran, yolumuzu aydınlatan, Türk milliyetçiliğini sosyolojik bir bakışla yorumlayan, müstesna eserleriyle iz bırakan isim yine Ziya Gökalp’tir.

Büyük düşünürümüze vefatının 97’inci yıl dönümünde Cenab-ı Allah’tan rahmet niyaz ediyor, bizlere emanet ettiği fikir meşalesini gururla taşıyacağımızı bilvesile ifade ediyorum. Ruhu şad, mekanı cennet olsun diyorum.

MHP Genel Başkanı
Devlet BAHÇELİ
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Aziz Atatürk’ün en büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti var olan bütün kirli senaryolara ve sömürgeci oyunlara rağmen payidarlığını ebed müddet koruyacaktır.

MHP Genel Başkanı
Devlet BAHÇELİ
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Kılıçdaroğlu ya bilerek ya da cehaletinin oyununa gelerek hem devlete hem de millete diğer ortaklarıyla birlikte adeta kazan kaldırmıştır. Böylesi bir şahsın CHP Genel Başkanı olması inanılamayacak bir talihsizliktir.

MHP Genel Başkanı
Devlet BAHÇELİ
2024/05/18 05:46:56
Back to Top
HTML Embed Code:


Fatal error: Uncaught Error: Call to undefined function pop() in /var/www/tgoop/chat.php:243 Stack trace: #0 /var/www/tgoop/route.php(43): include_once() #1 {main} thrown in /var/www/tgoop/chat.php on line 243